Fransa – Handan Can Gökgöz

FRANSA
Şehir : Salmiech
Koordinatör Kuruluş : Gençtur
Ev sahibi Kuruluş : Solidarités Jeunesses (SJ)
Proje Adı : The age of castles and carriages
Başlama Tarihi : 28.07.2016
Bitiş Tarihi : 18.08.2016

Yazıma başlamadan önce Gençtur ekibine özellikle bu deneyimi yaşamama vesile olan Zafer beye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Siz sevgili çalışma arkadaşlarım ve sevgili Salmiech halkı, sizlerle geçirdiğim zamanı hic unutmayacağım. Hepinizi cok seviyor ve özlüyorum. Hayatima kattiginiz renkler ve dostluğunuz için sizlere de teşekkür ederim.

YARIM ASRIN İKİNCİ BÖLÜMÜNE MERHABA ?

Herşey oğlum Can’ ın kaydını yaptırmak için Gençtur’ a gitmem ile başladı. Zafer beye “şimdiki çocukları zorla yurtdışına gönderiyoruz. Hertürlü olanağı önlerine sürüyoruz. Bana böyle bir teklifle gelinseydi ikinci cümle kurulmadan sırt çantamı sırtıma vurup, hadi nereye gidiyoruz ? diye sorardım ve hemen aksiyona gecerdim” dedim . Ve Zafer bey o sihirli cümleyi kurdu. ” Sizi de gönderelim “. Çok şaşırdım.50 yaşımdayım ve çalışma kampına gitme ihtimalini duyunca içimi kocaman bir heyecan ve mutluluk duygusu sardı.

Neden olmasın.. Bugüne kadar bir çok zor şeyi yapmış, yalnız başıma yurtdışına seyahat etmiş, birçok ülkeye gitmiş biri olarak çalışma kampında da kalabilirim, çalışabilirim.

Bir tek sorun olabilirdi ve bu da beni korkutuyordu..O da kamp arkadaşlarımın yaş farkımızdan dolayı beni gruba dahil etmeyip dışlama ihtimali.. Düşündüm..Korkuma yenik düşüp vaz geçmek en kolayı.. Korkumun üzerine gitmeye karar verdim.. Her türlü ortamda iyi iletişim kuran biri olarak böyle bir durumla karşılaşırsam bir şekilde bu sorunu çözerim dedim kendi kendime…Risk almazsanız hiçbir şeye başlayamazsınız..Veee kaydımı yaptırdım..O günü şu an bile içimde hissediyorum. Kırmızı rugan pabuçları yeni alınmış küçük bir kız çocuğu gibiydim İstiklal caddesi’nde yürürken…

28 temmuz saat 17.00 Rodez tren istasyonunda kamp arkadaşlarımla buluştuğumuzda, ilk şaşkınlıklarını hayatım boyunca unutamayacağım. Yarım saatten sonra yüzlerindeki şaşkın ifade gitmiş, artık birbirimizle tanışma faslına girmiştik bile..Kamp liderleri ve köydeki bu projedeki gönüllü arkadaşlarımız bizi karşılamaya geldiler ve arabalara binip köyümüze doğru yola çıktık..Farklı bir ülke, farklı bir kültür, yeni insanlar.. Gerçekten çok heyecan verici.. Herşey yabancı, hergün yeni ve keşfedilecek yeni deneyim ve tecrübeler..Yüreğim uçuyor..

Köyümüze geldik..Huzur, temiz hava, kibar ve güler yüzlü insanlar..Proje boyunca kalacağımız binaya geldik..Herkes odalarına yerleşti. Dört gün boyunca birbirimizi tanıma , projenin ve işin tanıtımı, köyün ve çevrenin tanıtımı ile ilgili çeşitli aktivitelerle geçti. Belediye başkanı ve köy halkı bize hoşgeldin partisi düzenlemişler. Herşey cok güzel, özenle düşünülmüş ve planlanmış.Köy halkı da çok heyecanlı. Onlar içinde bir ilk, bizim gibi..İlk defa köylerinde 7 farklı ülkeden gönüllüleri ağırlayacaklar..

1455 yılında inşa edilmiş zamanında kilise olarak kullanılmış ve şuan da da müze olarak kullanılan binanın bütün duvarlarının ve bahçesinin temizlik ve onarımında çalışacaktık. Hepimize yabancı bir iş. Ama herkes gönüllü geldiği için her tür zorluğa karşı hepimiz fazlasıyla hazırlıklıydık.

Haftaiçi hergün 08.00 – 12.00 arası çalışma alanında çok yoğun ve özverili bir şekilde çalıştık. Projemizi 3 haftalık dönemde başarıyla tamamladık. Tabi köydeki bize öncülük eden gönüllü grubumuzla birlikte bunu başardık. En genci benden 6-7 yaş büyük olan, yaklaşık 9 kişi ile, toplamda 22 kişi bunu başardık..Mükemmel bir ekip çalışması..Düşünebiliyormusunuz.. 18-70 yaş arası, 7 farklı ülkenin insanları, birarada hiçbir sorun yaşamadan, muhteşem bir sonuç ortaya çıkardık. Tüm yorgunluklara değdi..Muhteşem bir manevi tatmin..Bu arada hergün öğleden sonra mutlaka bir aktivite planlanıyordu.. Kaldığımız süre boyunca Aveyron bölgesinin büyük bir bölümünü ziyaret ettik. Komşularimizin bize getirdiği fırından yeni çıkmış kekleri, bahcesinden topladığı sebzeleri, meyveleri yazmazsam kendimi eksik hissederim..Çünkü onlar bize kapilarini açtılar, evlerini açtılar, aslinda sıcacık yürekleri ile bizi kendi evimizde gibi hissettiler..

Sonuçta 50 yaşında emekli olmuş biri olarak, her yaşta herşeyin yapılabileceğini, yeni insanların insanın hayatına yeni renkler katacağını, istedikten sonra hertür zorluğun aşılabileceğini , bir Türk olarak kendi ülkemizi en iyi şekilde tanıtmamız gerektiğini, dili – dini – yaşı farklı olsada insanların birbiri ile ortak amaçlar doğrultusunda çalışabileceğini, sevip sayabileceğini, 561 yıllık bir yapıda, biz insanlar nasıl hayata tutunmak için yaşam savaşı veriyorsak, doğadaki tüm canlıların , taşları ev edinmiş salyangozların, taşlara sarılan sarmaşıkların , duvar taşlarına yapışmış yosunların, hayata tutunmak için verdikleri mücadeleye tanık oldum…Daha büyük kazanım ne olabilir ki..

Hiçbirşey için geç değil…Sizlerde yapabilirsiniz..Yeterki isteyin..Yeterki cesaret edin..Kaybedecek hiçbirşeyiniz yok..Kazanacağınız şeyler o kadar çok ki…

Sevgiyle kalın,

Handan Can Gökgöz
23 Eylül 2016 – İstanbul